27 Ekim 2006


Gecenin bu kadar geç bitmesinden midir yoksa bütün gece beni uyutmayan "Jesus"un çilesinden midir ya da ilk kalktığım saati beğenmeyerek uyumamdan mıdır, işte orasını çözemedim. Gün ortasını çoktan geçmiş sıcak ama yanlız (jesus'u saymazsak.) yatağından kalkıp, ev tutmaya gittik.
Evin işlerini ayarladık gibi ama hepimizin içinde bir hoşnutsuzluk var ve bu nedenle yeniden bazı şeyleri görüşmeye gitmeden önce birşeyler karalayayım dedim.
Aslında Serpin'e gidip çay içmek istiyordum ama vazgeçip buraya geldim. İçimi dökmek alır belki diye. Sıkıntımı.
Dostların blog sayfalarını dolaştım önce, dün indirdiğim boşnakçalara yeniden baktım. eksik kalmış mı acaba diye. Tabi arada, uzaklardan sesime ses veren bir dostla mesajlaştım. Her ne kadar eksik gelse de yazdıkları. Önemli olan birine yazabilecek birşeylere sahip olmak değil mi?
Şimdi farkettim ki bu klavyede bakmadan yazabiliyor olmak gerçekten hoş bir duygu.
içimden aslında birşeyler geçiyor yazmak için, ama bir türlü geçmiyor üstüne bilincimin.
Neyse..
Jesus demiştim ya, kim o? İsa mı? Yeniden reankarne oldu ve kedi olarak geldi :) İşin şaka kısmı, Jesus bizim yeni kedimiz..Daha bir kaç haftalık bir öksüz bir yetim.
Neyse simdilik bu kadar. yazmak zor geldi bana.

Yorumlar